YKS sonuçlarının açıklanması ile birlikte üniversite adayları için tercih haftaları başladı. Daha önceki ‘Mimar Olmak’ başlıklı yazımızda mimarlık eğitimden kısaca bahsetmek istemiştik. Bu yazımızda da ilerideki meslektaşlarımız için, yardımcı olması adına mimarların çalışma alanlarına değinmek istiyoruz.
Mimarlık, çok yönlü bir meslek olmasından kaynaklı, çalışma ve uzmanlık alanları çok geniş bir alana dağılmıştır. Bir kere üniversitelerde verilen mimarlık mesleği, kütlesel bir tasarım eğitimi ile birlikte size dört yıl boyunca estetik kaygı ve sanat bilinci de aşılar. Bu yüzden mimarlığı, sadece yapı tasarımı olarak düşünmemek gerekir. Endüstriyel tasarımdan, meta dünyasına kadar birçok mecrada kendini kanıtlamış bir daldır.
Mimarlık, bazı platformlarda; saha mimarı – proje mimarı olarak ayrım gösterse de, aslında bir bütünlük içerir. Örnek vermek gerekirse, bir aşı yapmadığı, deneyimlemediği bir yemeğin tarifini verebilir mi? Veremez. Kütlesel tasarımda aynı aşçı örneğindeki gibi, ilk önce yapılacak malzemeyi tanımanız ve onu kullanmanız gerektiğini bilmekle başlar. Uygulama ve projenin ayrı düşünülmesi yapılaşma süreci sonrası, sosyal medyada gördüğümüz ‘öncesi ve sonrası’ , ‘render ve yapılan’ gibi durumları ortaya çıkarmaktadır.
Günümüz şartlarında mezun olduğunuzda; size birkaç alternatif sunulur. Çoğu zaman özel sektör ve devlet memuru olarak düşünülse de; akademisyenlik de popüler alternatiflerden biridir. Özel sektör ve devlet memuru sınıflandırması yerine aslında bunu, hizmet veren ve verilen hizmeti kontrol eden olarak ayırabiliriz.
Bizler özel sektör çalışanı olduğumuz için bu konuyu biraz daha açmak istiyoruz. Çalışma hayatından da eğitim sürecinizde olduğu gibi siz bazı zorluklar bekliyor. İlk önce çizdiğimiz projelerde bahsedelim. Unutmamamız gereken en önemli nokta, çalışma hayatında yaptığımız her kütle kağıt üstünde kalmayacak. Bu yüzden en önemli unsur kullanıcı. Sayısal bir sonuç alamadığımız için, başarı kullanıcı memnuniyetidir. Uzaktan bakıldığında, kendimizi atölyelere kapatıp, günlerce çizim yapıyormuşuz gibi gözükse de aslında, çizim belki de işin en kolay bölümüdür. İlk önce tasarımını yapacağınız kütlenin hikayesini yazmalısınız. Kullanıcıyı çok iyi analiz ederek, kullanım süresi boyunca rutinlerine cevap verecek anlayış benimsemelisiniz. Bu doğrultuda bir işlev şeması çıkartıp, tasarıma başlamalısınız. Tasarım süreci zor gibi gözükse de, yazdığınız hikaye size ihtiyaçlarınızı zaten söyler. Başlamanız yeterlidir. Gerisi kendiliğinden gelir..
Özel sektörde mimar olarak çalışmak zor gibi gözükse de, mesleki tatmine ulaşmanız için en büyük adımdır. Tasarımlarımızın uygulanması ve beğeni görmesi bizler için en büyük mutluluktur. Hayatımızın büyük bir kısmı bilgisayar başında geçer, rüyalarımızda bile çizdiğimiz yapıların içlerinde gezer, her zaman söyleniriz, kahve besin kaynağımız haline gelir, her zaman ne kadar zorlandığımızdan bahsederiz. Ama meslekten vazgeçme oranımız çok düşüktür. Başka mesleğe yönelen meslektaşlarımız bile mimarlıktan vazgeçemez. Mimar-yazar, mimar-fotoğrafçı, mimar-işletmeci… Bu ünvanlar hep mimar ile başlar.
Öneri İçerik: Mimari Fotoğrafçılık Nedir?
Biz Tint Mimarlık ailesi olarak, mesleğimizi çok seviyoruz. Bizim için en büyük başarı, aldığımız kullanıcı memnuniyeti. Çalışma hayatı olarak mimarlığı seven herkesi, bu bölümü okumaya ve hep birlikte sektörümüzü bilinçli olarak büyütmeye davet ediyoruz.