Sizin için en iyi tasarımları üretir
Ankara Çayyolu Mimarlık ofisimizde sizler için Problem tespiti, bilgi toplama, beyin fırtınası yapma, çözüm geliştirme ve mimari danışmanlık gibi konularda sizlere en iyi tasarım sürecini sunuyoruz.
Depremler, doğanın en güçlü ve yıkıcı olayları arasında yer alır. Tarih boyunca pek çok büyük deprem yaşanmış, bazıları ise insanlık tarihinde derin izler bırakmıştır. 1960 Valdivia Depremi Dünyanın en büyük depremi, 22 Mayıs 1960 tarihinde Şili’nin...
1,3 büyüklüğündeki bir deprem, genellikle insanlar tarafından hissedilmez. Ancak, bazı durumlarda, özellikle de depremin merkez üssüne yakın ve yüksek katlı binalarda bulunan kişiler tarafından hafif bir sarsıntı veya titreşim olarak algılanabilir. Bu tür küçük depremler, çoğunlukla...
Depremler, doğanın en yıkıcı güçlerinden biridir ve büyüklükleri, ortaya çıkardıkları enerji miktarıyla doğru orantılıdır. Peki, 7 büyüklüğündeki bir deprem, 5 büyüklüğündeki bir depremden ne kadar daha güçlüdür? Bu sorunun cevabı, deprem büyüklük ölçeğinin logaritmik yapısında gizlidir....
Mimarların kendilerine sorduğu en temel fakat aynı zamanda en zor sorulardan biri “Mimarlık nedir?” sorusudur. Bu soru, tam bir cevabı olmayan ancak entelektüel bir incelemeye insanları teşvik eden felsefi bir sorudur. Her mimarın bu soruya verdiği cevap, tasarımlarının ana hatlarını çizmesine yardımcı olur ve aynı zamanda kendine özgü bir çizgi oluşturmasında fayda sağlar. Mesleğinin ve çizgisinin ne olduğunu kendi kendine sorduğu bu sorunun üzerine düşünerek keşfedebilir. Kendi tanımları bu sorunun etrafında şekillenerek kendi tasarımlarını oluşturabilmelerine yardımcı olur.
Mimarlar olmayan şeyi var etme ve olan şeyi güzelleştirme, bütünleştirme yetisine sahiptir. Bu yetiyi ve yeteneği güzel kullanabildikleri takdirde içinde yaşadığımız galaksiye kendi imzalarını atmış ve nesiller boyu dünyada kalmış olurlar. Kendilerinden sonra gelen nesillere de ışık tutabilme ve onlara örnek olma görevini yerine getirerek adeta geleceğe miras bırakmış olurlar. Ankara Çayyolu Mimarlık ofisimizde mimariye bakış açımızı şu şekilde ifade ediyoruz. Mimarlık uyanış demektir, uyandırma demektir. Genellikle estetik kaygılar taşıyarak binalar, açık alanlar, topluluklar ve diğer yapay yapılar ve ortamlar tasarlama mesleğine mimarlık denir ancak tam anlamıyla mimar olabilmek için yalnızca estetik kaygının yetmemesi gerekir. Estetik kaygının yanında doğaya ve insanlığa faydalı olma, bu olgulara zarar vermeden bir yapı inşa edebilme, sürdürülebilirlik ve süreklilik açısından uygun projelere imza atma da mimarların dikkat etmesi gereken önemli unsurlardır.
Çayyolu Mimarlık olarak gerçekleştirdiğimiz projelere bir meslek, bir tutku, bir iş, bir keşfediş, var ediş, var oluş, sosyal sanat ve aynı zamanda bir bilim olarak baktık. Mimari, büyük Romalı mimar ve tarihçi Marcus Vitruvius’un sözleriyle “sağlamlık, meta ve zevk sağlar.” Burada sertlik yapısal bütünlük ve dayanıklılığı ifade eder, meta ise amacına hizmet etmek anlamına gelerek binanın inşa edilmesindeki işlevi karşılayabilmeyi ifade ederken, zevk, binanın sadece estetik ve görsel olarak hoş değil, aynı zamanda ruhları kaldırması ve duyuları harekete geçirmesi anlamına gelir.
Düşündüğümüz zaman her binanın ayrı bir işlevi var ve olmalı. Örneğin hastanelerin kuruluş amacı ile eğitim yuvası olan okulların kuruluş amacı birbirinden farklıdır. Mimarlık hayatın her yerinde, her alanında; her hastane, her okul, her köprü tasarımı, her ofis kendi mimarisine sahiptir. Bütün bu saydığımız binaların, içerisinde bulundukları mahalleler ve şehirler ile bütünleşmesi ve kendilerini kullanan insanlar için en iyi hizmeti sunmaları gerekmektedir, bu insanlık için hayati önem taşımaktadır.
Sağlam yapılmamış olan bir yapıt en ufak yer sarsıntısında yıkılarak yüzlerce hatta bazen binlerce insanın ölümüne sebebiyet verebiliyor. Bu insanların uzun zamanda tasarladıkları ve yaşamaktan mutluluk duydukları hayatları bir anda kabusa dönerek son bulabiliyor.
Estetiksiz bir yapıt ise insanları mutsuzluğa sürükleyerek daha agresif olmalarına ve hayata daha negatif bir pencereden bakmalarına sebebiyet veriyor. Bu durumun da toplum içerisinde işlenen suçları arttırdığı bilimsel olarak kanıtlanmış durumdadır. Çirkin mimarinin hayatlarımız üzerindeki etkisini, ruhumuzu boşaltma ve en kötü halimizi bile iyileştirmeye yardım etme gücünü daha iyi anlasaydık, kesinlikle ona karşı yasa koyardık. Ancak henüz, çevreyi daha güzel hale getirme niyetini ilan eden hiçbir politikacı başarılı olamamıştır.
Geri dönülmez eserler yaratan bir görsel sanat türüdür mimarlık buna ek olarak toplumun değerlerinin, arzularının, düşünce tarzlarının ve ideallerinin, ideolojisinin ve daha birçok şeyin sabit bir zamanda tıpkı aynadaki bir yansıma gibi kalıcı bir ifadesidir.
Mimarlık hem estetik hem de pratik faktörlerin hesaba katılarak yapıldığı ve yapılması gerektiği bir sanat dalıdır, kent planlamasının ve kentsel tasarımın makro düzeyinden mikro düzeyine ve bazen de mobilyaya kadar tüm çevrenin tasarımını içerir.
Mimari tasarım, estetik ve işlevsel bir sonuca ulaşmak için öncelikle kütle, alan, hacim, doku, ışık, gölge, malzeme, program ve maliyet, inşaat ve teknoloji gibi gerçekçi unsurların bütünsel olarak yaratıcı manipülasyonu ile yönlendirilir. Bu, Mimariyi, genellikle matematiksel ve bilimsel ilkelerin yaratıcı uygulamasıyla yönlendirilen mühendislik tasarımından ayırır.
İç mimarlık, alanda çalışan profesyonel mimarların iç mekanlara ağırlık vererek iç tasarım ve mimarlık uygulamalarını birbirine bağlamasına denir. Her mimari proje kendine özgü olarak istekler, ihtiyaçlar, site, iklim, sosyal, bütçe ve malzemelerin her birine ayrı ayrı cevap vermeli ve uyum sağlamalıdır. Ayrıca mimarinin ne olduğunu anlama mücadelesini sürdürmek, herkesi, özellikle mimarları daha dürüst tutmaya yardımcı olur.
Eski kültürleri öğrendiğinizde, insanların işaret ettiği ilk şey mimarileridir çünkü bu kim olduklarını çok iyi ifade eder. Örneğin eski Mısır, piramitlere bir göz attığınız zaman, yöneticilerini, dinlerini ve yapı malzemelerini nasıl gördükleri hakkında iyi bir fikir edinebilirsiniz.
Keşif kelimesi sözlüksel olarak; var olduğu bilinmeyen bir olguyu ortaya çıkarma anlamını karşılamaktadır. Sizler de yeni bir ev aldığınız zaman aslında o evi yeniden keşfediyorsunuz. Şöyle ki; bu yeni evimizin tavanları ne kadar geniş, en çok hangi oda günışığı alıyor? Bu gibi sorularla yeni evinizi veya koronavirüs dolayısıyla şu anda yıllardır oturduğunuz evi yeniden keşfediyorsunuz. Biz TİNT Ankara Mimarlık ofisi ailesi olarak sizlere bu keşifte yardımcı olmaya ve farklı açılardan evinizi yeniden ortaya çıkarmaya çok istekliyiz. “Nesneler ve binalar bir başka, bir üçüncü yolla da bir şeyler anlatır bize” diyor Alain De Botton “Mutluluğun Mimarisi” adlı kitabında. Bizim istediğimiz tam olarak evinize yepyeni bir boyut kazandırarak farklı açılardan muhteşem hayatınıza bakmanızı sağlamak.
Mimarlık ofisimizde gerçekleştirdiğimiz 3 boyutlu çizimlerimiz ile birlikte sizlere tam isteğinize uygun biçimde insan ölçeğini ve kentsel ölçeği aynı anda baz alarak projeler sunmaktayız. Bu çalışmalara ek olarak Ankara’nın en nezih ve göz alıcı, en yaşanabilir semtlerinden birisi olan Çayyolu semtinde bulunan mimarlık ofisimiz bünyesinde maliyetlendirme ve icmal analizleri de yaparak sizleri şeffaf bir raporlama sistemi sahibi ediyoruz.
Bu zamana kadar 200 adetten fazla geliştirdiğimiz ve ödül aldığımız projelerle elimizin ve yüreğimizin her dokunduğu mekana duygu ve ruh kazandırdık. Siz de bizimle en kısa sürede iletişime geçerek istediğiniz üslup ve tasarımda bir hayat ve mimariye sahip olabilirsiniz.
