KONTROLSÜZ MİMARİNİN ORMAN YANGINLARINDA ETKİSİ

Son yıllarda; dünya genelinde ve Türkiye’de görülen orman yangınları küresel bir problem haline gelmiştir. En son Marmaris’te çıkan yangınla akciğerlerimiz derin bir darbe almıştır.
Neredeyse her kıtada görülmeye başlayan orman yangınları, doğal nedenlerle ya da insan oluşumu ile çıkıyor olsa da, bizleri yakından ilgilendirmektedir. Makro ve mikro iklimdeki derin değişiklikler; yağış miktarlarındaki azalma, atmosfer içerisindeki gaz dağılım oranlarındaki anlık farklılıklar, sıcaklık artışı, rüzgar şiddetini ve yönünün mevsimsel döngüsü dışına çıkması doğal yollarla doğrudan yangınları tetiklese de , kırsal bölgelerden büyük şehirlere olan göçlerin artması, besi hayvancılığının ve yabani hayvan popülasyonun azalması bu yüzden yanıcı organik maddelerin ağaç diplerinde fazlası ile birikmesi dolaylı yoldan yangınları etkilemiş ve kontrol edilemez hale gelmesini sağlamıştır.
Bütün bunlarla birlikte, kontrolsüz yapılaşma süreçleri ve denetimsiz yapılar da bu süreçte önemli rol oynamıştır.
Tip İmar Yönetmeliği’ne uymayan, emsal dışı yapılaşma ekosistemin dengesini bozmuştur. Sit alanlarına yapılan kaçak oteller, konutlaşma için kesilen ağaçlar, kurutulan ormanlar, daha büyük hasarlara neden olmuştur.
Yapılarda; karbon salınımı yüksek, geri dönüştürülemez malzeme kullanılması, enerji tüketiminin inşaa ve kullanım süreçlerinde kontrolsüz olması, pasif sistemlerin kullanılmaması, yapı enerji kimlik belgelerinin zorunluluk ve iş yükü olarak görülmesi gerekli önemin verilmesi, mimari açıdan ülkemizde yapılan en büyük yanlışlardır.
Biz mimarlara burada düşen en büyük görev; topografyayı tasarımımıza uydurmaya çalışmak yerine topografyaya uygun tasarım yapmaktadır. Yaptığımız yapıların, karbon ayak izlerini düşünmek ve bunu en aza indirmektedir. Çevreci yaklaşımlarla ihtiyaçları karşılayıp, pasif iklimlendirme sistemlerinden yararlanarak, enerji tüketimini minimuma indirgemektir.